Cuma, Ekim 06, 2006

Avrupa Etik ve Diyalog


AVRUPA, ETİK VE DİYALOG

Mustafa Günay


Teologlar inancın akılsallığını araştırıp soruştursalar da, inancın tümüyle akılsallaştırılabilir olmadığını tarihsel deneyimler ve kuramsal denemeler ortaya koymuş bulunmaktadır.

Alman teolog (ve aynı zamanda Papa) Benedikt, dinle şiddet ilişkisi konusunda, İslamiyete gönderimde bulunurken, Hristiyanlığın tarih boyunca, engizisyon başta olmak üzere şiddeti kurumsallaştıran düşünce ve uygulamalarını görmezden gelmektedir. Engizisyon ateşlerinden yükselen dumanların, Avrupalı tinin kutsallığını zehirlediği nasıl unutulabilir? Gaz odaları da Avrupa tininin hiçliğe savrulmasının göstergesidir. Günümüzde ise Guantanoma Batılı tinin modern bir engizisyon mahkemesidir. Uygarlık maskesi altında üretilen yeni barbarlıklar, aklın Batılı tinin paslı zincirlerine mahkum olamayacağının da işareti değil midir? Dünyanın her yeri ve kültürü için, aklın Doğudan yükselen yeni ışıklarına ve aydınlanmalarına ihtiyaç vardır. Ancak küreselleştirmeci ideolojinin bulanıklaştırdığı havalarda, logos’un sesiyle konuştuğunu iddia edenlerin kimliklerine ve niyetlerine karşı da dikkatli olmak gereklidir. Özellikle bir teolog çıkmışsa sahneye…


Akıl-inanç ve Tanrı-insan arasındaki ilişkilerde karşılaşılan problematiklere ve Hristiyanlık ve İslamiyetteki Tanrı tasarımının farklılıklarına değinmenin yeri burası değildir. Ancak Alman teolog Benedikt’in teolojik kaygılarla bilinen bazı gerçekleri bile görmezden geldiğini söylemek yerinde olur.


Alman teologun din-teoloji ve akılsallık konusundaki sözleri arasında dikkati çeken asıl önemli nokta, işaret ettiği Avrupa’nın Hristiyanlıkla biçimlenen bir Avrupa olmasıdır. Benedikt’in şu sözleri nasıl bir Avrupa tasarımına sahip olduğunu açıkça ortaya koymaktadır: “İncil inancı ile Yunan düşüncesi arasındaki korelasyon din tarihi bakımından önemli bir belirleyici olmakla beraber dünya tarihini de ilgilendiren bir belirleyici nokta olma özelliğini beraberinde getirir. Bu örtüşmeyi dikkate aldığımızda Hıristiyanlığın köklerinin doğuda olması ve oralarda kaydettiği gelişmelere rağmen tarihi kırılmasını ve belirginleşmesini sonuç olarak Avrupa’da kazanmış olması sürpriz bir durum olmamalıdır. Bir başka deyişle, kendisine eklemlenen Roma’nın mirası Avrupa’nın inşasıdır ve günümüzde Avrupa olarak ifade edilen bölgenin temel yapıtaşı olmayı devam ettirmektedir.”



Benedikt’in teolojik temelli etik dışında, dünyevi-laik bir etiğin imkanını da reddettiğini görürüz. Herhangi bir dinsel inanca dayanmadan ahlaklı olmak ve bir etik geliştirmek konusunda insanın çabalarının başarısızlığa uğradığını vurgulan Papa şöyle söyler: “ Etik olanın ne olduğu öznenin vicdanının muhasebesi neticesinde ortaya çıkar. Ancak bu şekilde etik ve din bir topluluk yaratma gücünü kaybeder ve tamamen kişisel bir mevzu haline bürünür. Bu ise insanlık açısından tehlike arz eder. Zira karşı karşıya kaldığımız durum dinin ve ahlakın sorunlarının minimize edilmesi ve nedenlerle alakasının kesintiye uğramasıdır. Din ve nedenlerin sorunlu tarafları ortaya çıkar. Değişim, psikoloji ve sosyolojiden hareketle bir etik inşa etme hamlesi yetersizlikle sonuçlanır. “

Benedikt’in kültürler arası diyalog konusundaki yaklaşımı da tartışmalıdır. Diyalogun temeli olarak söz ettiği Hristiyan inancına dayalı bir akılsallıktır: “Aklı bütünüyle kullanma ve yüceliğini yoksayma cüreti bugünkü tartışmalarımıza İncil inancına dayalı bir şekilde bu program sayesinde girmektedir. II. Manuel Persli dostuna cevaben kendi Hıristiyan Tanrı anlayışı doğrultusunda “Akılla (logosla) hükmetmemek, mantık ile davranmamak Tanrının doğasına aykırıdır” demişti. Muhataplarımızı bu büyük akılla (logos) ve önyargısız mantıkla kültürlerin diyaloguna davet ediyoruz. Bunu sürekli bir şekilde yeniden keşfetmek üniversitenin en büyük sorumluluğudur.”


Bu sözler kendi akılsallığını (rasyonalitesini) hiçbir eleştiri ve özeleştiri süzgecinden geçirmeden, tek ve doğru akılsallık olarak sunmanın bir ifadesidir. Bu nedenle söz konusu diyalog kapısının böyle bir akılsallık temelinde açılması ve giderek genişlemesi mümkün görünmemektedir.


Not: Konuşma metnini Çeviren. M. Fatih Bulaç, www.bilgihikmet.com
Ayrıca www.sabah.com.tr adresinde de metnin biraz farklı bir çevirisi daha bulunmaktadır.

Hiç yorum yok: