Cuma, Temmuz 13, 2007





TÜRKİYE’DE FELSEFE NEREYE GİDİYOR?

Türkiye’de Felsefenin Geleceği Üzerine Bir Araştırma

Dr. H. Haluk ERDEM ‘in SORULARINA YANITLAR:

SORU 1: Türkiye’de felsefenin başlangıcını hangi tarihsel döneme geri götürmek olanaklıdır?

YANIT: Osmanlının son zamanlarında özellikle çeviriler yoluyla felsefe çalışmaları yoğunluk kazanmıştır. Ayrıca kültür tarihimizde bazı bilge kişilerden süregelen ve felsefeye kaynak olabilecek bir gelenek de vardır. Ama özgür bir düşünce ortamının bulunmayışı, bizde felsefenin gelişimini engellemiş ve geciktirmiştir. Cumhuriyet döneminde Batılı anlamda felsefenin doğuşuna tanık oluruz. Ancak Türk düşünce tarihi içinde ele alınması gereken kişiler olduğu da unutulmamalıdır.


SORU 2: Günümüz felsefe çalışmalarında etkili olan eğilimler, problemler ve filozoflar hangileridir?

YANIT: Günümüzde özellikle insan felsefesi, bilim felsefesi, ahlak ve siyaset felsefesinin problemleri daha yoğun biçimde ele alınmaktadır. Pek çok eğilimin etkisinden söz edilebilir. Nietzsche, Kant, Hegel, Dilthey, Heidegger, Wittgenstein, Foucault, Levinas, Camus gibi filozofların etkili olduğu söylenebilir. Ayrıca İslam felsefesi alanında da, Gazali, İbni Rüşt gibi filozofların etkili olduğu söylenebilir.

SORU 3: Türkiye’de felsefenin hangi alanlar üzerinde –eğitim, toplum, siyaset, adalet, basın yayın gibi- etkisi olduğunu düşünüyorsunuz?

YANIT: Felsefenin ancak dolaylı bir etkisinden söz etmek mümkündür. Bu etki daha çok kişiler üzerinde görülüyor. Toplum ve kurumlar üzerinde felsefeden çok din, ideoloji ve güncel siyaset daha etkili. Burada felsefecilerimize düşen bazı görevler de beliriyor: toplumsal yaşamın sorunlarını felsefi söylem içinde irdeleme ve ortaya koyma.


SORU 4: Türkiye’de felsefenin gelişmesinde etkili olan felsefecilerimiz kimlerdir? Bu isimlerin niçin etkili olduğunu düşünüyorsunuz?

YANIT: Macit Gökberk, aydınlanmacı tutumu ve felsefe tarihçisi kimliğiyle etkili oldu. Takiyettin Mengüşoğlu, insan felsefesi geleneğinin kurucusu olarak, İoanna Kuçuradi ise insan hakları ve etik odaklı çalışmalarıyla etkili oldu. Nermi Uygur kültür felsefesi konusunda, Ahmet İnam bize özgü, yani bu topraklardan doğacak bir felsefenin gerekliliğine yönelik çalışmalarıyla önemli. Doğan Özlem, tarihselci düşünce tarzını geliştirmesi ve hermeneutik konulu çalışmalarıyla hem ülkemizdeki felsefe tasarımının değişmesine katkıda bulundu, hem de bilim ve tarih felsefesi başta olmak üzere, düşünce dünyamıza yeni ufuklar açtı. Betül Çotuksöken, felsefi söylemin neliğine yönelik çalışmalarıyla, aydınlanmacı yaklaşımı günümüz koşulları içinde canlı tutmayı amaçlayan çalışmalarıyla ve ayrıca felsefeyi yaygınlaştırmaya yönelik girişimleriyle etkin bir felsefe öznesi olarak dikkati çekiyor. Uluğ Nutku insan felsefesi geleneğine toplumcu bir boyutu getirmesi ve güncel sorunları felsefenin ışığında işleme biçimiyle önemlidir. Hilmi Ziya Ülken’in Türk düşünce tarihine yönelik çalışmaları da etkili ve yol gösterici olmuştur.

SORU 5: Türkiye’de felsefenin gelişmesi ve yaygınlaşması için neler yapılmalıdır?


YANIT: Felsefecilerimizin daha üretken olması, kendine özgü düşünceler ortaya koymaları, ama aynı zamanda insanların felsefeye yönelik ilgisini güçlendirecek ve hazırlayacak bir eğitim-öğretim programına da ihtiyaç vardır. Özellikle gençlere ve felsefe severlere yönelik yayınların çeşitlendirilmesi ve çoğalması da gereklidir.
Not 1: Bu söyleşi H. Haluk Erdem'in "Felsefenin Işığında Tartışmalar", adlı kitabında yer almaktadır. ARMA 1 yayınları, 2007, Ankara.
Not 2: (Yazının başında yer alan resimler sırasıyla şu felsefecilerimize aittir: Takiyettin Mengüşoğlu, Macit Gökberk, Ahmet İnam, Nermi Uygur.)

Hiç yorum yok: