Salı, Ağustos 23, 2005

Bir öykü: Yağmurlu bir sabah...



Yağmurlu Bir Sabah

"ne ağzımın tadı var var ne canda huzur
gönül nasıl deli deli kederde”...

Radyodan Sezen Aksu’nun şarkısını dinliyordu Manolya Hanım.

Sabahtı henüz, yeni uyanmıştı şehir ve şehirdekiler. yağmur başlar başlamaz, insanlar şemsiyelerini açtılar,
Manolya hanım ise yüreğini...
insanlar kaçıştılar saçak altlarına,
manolya hanım ise avuçlarına aldı bulutları ve gülümsedi uzak ufuklara...

insanlar konuştular havadan sudan, incir çekirdeklerinden..
manolya hanım ise görünmeyen yıldızlardan ve açmamış çiçeklerden konuştu kendi kendine, lityumların tohumlarından...

insanlar hızla gittiler bir yerlere, telaşla soluk soluğa...
manolya hanım usul usul bakındı balkonundan, sardunyalarını okşadı,
tozunu sildi camların ve anıların....

çay demlenmişti o arada...
demlenmişti nice yaşantıların tortusu ve izleri de...
ama onları silmedi, silmek istemedi...
avuçlarındaki yağmur damlarına döküldü birkaç gözyaşı damlası...

yüreğinin avlusunda bir çocuk koşup oynamaya başlamıştı...
bahçedeki ağaçların arasına saklandı ve bekledi bulmasını, Manolya hanımın....

Balkondan indi ve yüzünde tanımı zor bir gülümseyişle aramaya başladı...

caddeden hızla geçen bir otomobil, susturdu radyodaki şarkının sözlerini :

“aşkından ümidi kestim hiç olmazsa
evim şenlensin sohbete gel de."....

Şarkı sürüyordu, Manolya Hanımın arayışı da...

Hiç yorum yok: